16 Ağu 2011
Unutmak Üzerine Düşünceler
Selam siz sevgili esirlerim. Esir aldım sizi kaçamazsınız benden. Hatta benim olacaksınııığz! Öhö öhö, sakin ol taygır, titre ve kendine gel lütfen. Kendine gel zira bugün ciddi bir şeyler yazmak üzeresin.
Doğru, her ne kadar blogumda taygır, balkonda bir recebivedik, ara holde sırtlan, mutfakta kamlumpağa olsam da bugün hafiften İbrahim Erkal tadında ‘Unutulanlar Unutanları Asla Unutmazlar’ geyiğine küçük ama dikkat çekici bir katkı sunmaktan kendimi alıkoyamayacağım. Ay gözünü sevdiğimin Türkçesi, sen ne güzel bir dilsin öyle yahu!
Geçen gece rüyamda Sezen Cumhur Önal’ı gördüm tüm günüm böyle ağdalı bir Türkçe kullanma çalışmalarıyla geçti. Hatta deniz otobüsünden indiğimi bir kaç yüz metre öteden görüp pusuya yatan, müthiş şekerlikte yanaklara sahip GreenPeace’çiye dahi yapacaktım bunu fakat hatun benlen ilgilenmiyor ki arkadaş, direk cebimle ilgileniyor. Olmaz bebeğim olmaz, ilgi budalasıyım ben. Hem ergenim de daha. 24 yaşından sonra girilen bir ergenlik bu, anlatırım sonra… Bu arada sevgili blogum, ben neden yol üstü insanlarla konuşurken çok sevecen, çok şeker, insanların sürekli söylediğine güldüğü bir insan olabiliyorum da günlük hayatımdaki diğer insanlara karşı bir Polat Alemdar, ne bileyim bir Tony Montana oluyorum yani? Bana bunun cevabını verebilir misin blog? Susma konuş blog!
Bu yazıyı okuma ihtimalini zayıf gördüğüm bir arkadaşım yazının ilham kaynağıdır ve ödülünü bilahare alacaktır hiç şüpheniz olmasın. Bu güzel insan sevgilisinden ayrıldı filan, biliyorum ki üzgün. Unutmaya çalışıyor, dönüp duruyor sonra bir bakıyor. Nayn. Hala unutamamış. Çözüm bende bacıııım, Kosla kullan.. ee şey pardon hatlar karıştı; neden unutmaya çalışıyorsun a benim güzel arkadaşım, a benim değerli İstanbullum? Bak bu nasihatleri veriyorum size ama siz de 2022 yerel seçimlerinde belediye başkanlığı alanına nah böyle at nalı gibi Fırat Tuncer pusulası basacaksınız yoksa karışmam, tüm istek öneri ve şikayetlerimi geri çekerim, g.t gibi kalırsınız ortada benden söylemesi.
Ayrılıklar da sevdaya dahil değil miydi? Hoşlandık, sevdik… Yeri geldi gereğinden fazla ilgiyle boğduk; yeri geldi şımarttık, yeri geldi kırdığımız kalbini mesafe tanımaksızın toparlamaya çalıştık. Hele bir de bunun üzerine sevilmişsek yeme de yanında yat, öyle değil mi? 3 ay, 5 ay, 10 ay… Neyse ve ne kadar zamansa işte. Sonra bir şeyler oldu, daha doğrusu artık bir şeyler olmamaya başladı ve gitgide birbirinizden uzaklaştınız. Bir iki toparlama, yeniden denemelere karşın olmadı ve ayrıldınız… Artık hep eski günleri özlüyor, eskiden birlikte yaptıklarınızı aklına getiriyorsun ve sonra da artık bunları düşünmemem, unutmam gerek diyorsun. Kusura bakma ama asıl hatayı burada yapıyorsun işte. Unutuyoruz da bebeğim, niye niyee?
İnsan, hayatında, hayatının geri kalanını ya da hayatında belli bir süreyi birlikte geçirmek isteyeceği kadar değerli gördüğü pek fazla insanla karşılaşmaz. Karşılaşmadığı gibi her zaman da işler düzgün gitmez ve karşılaştıkları kişilerle paylaştıkları da bir birlikteliğe dönüşmez; bak sen ne kadar şanslıymışsın ki değerlerini paylaşabileceğin biri olmuş hayatında… Evet artık yok, sana acı veren bu ama bir de şu yanından bak olaya, daha doğrusu benim gibi bak, belki bu farklı bakış açısı bir yerde işine yarar… Ben hayatımdan çıkan hiç kimseyi unutmam. Unutmaya çalışmam da…
Niye artık hayatımda olmayan biri için vakit harcayıp unutmaya çalışayım? Ayrıca zaten sen onu unutmaya çalıştıkça zihnine daha da kazınmaz mı bu kişi? E peki sen nasıl yapıyorsun bu işi sayın müthiş frtncr™ diye mi sordun? Çok basit: İnsanları öldürüyorum. Öhö öhö, aman yanlış anlaşılma olmasın... ‘Haydi bana eyvallaaah’ diye sesler duyar gibiyim, dönün olm iki dakika dinleyin beni litfen!
Ardımızda bıraktıklarımızı geriye dönüp baktığımızda kötü olarak anmak, onlara verdiğimiz ve kullanamadıkları bu şans gibi bir tanesinin daha verilmesini engeller biz de rahat rahat yeni yelkenlere ufuk açarız değil mi? Yek yea! Salak! Uyan uyan, balık kavağa çıktı. Ne demiş şair? Prolinden zengin polipeptid. Yersen artık ne yapayım? Al işte nasıl yaptığımı öğren; ardında bıraktığı ya da artık hayatında olmasını istemediği kişileri ölü kabul etme yoluna gidiyor frtncr™. Bu sayede onlarla ilgili güzel anılarımı hiç bir zaman silmiyor, kendilerini de tarihin karanlık sayfalarına hapsetmiyorum. Ha yolda görürsem de hortlak görmüş gibi bir tavır takınmıyorum, sanki hiç tanışmamışız gibi geçip gidiyorum… Bu yüzdendir sık sık ‘Ardımda çok ölü var’ deyişim.
Böylece tüm güzellikler bana kalırken, tüm kibir, nefret ve terbiye yoksunluğu karşı tarafa kalıyor. Canım istediğinde en güzel anılarımızı çıkarıyorum orta yere, bakıyorum, gülüyorum, eğleniyorum… Bazen gözlerim yaşarıyor, ah keşke şimdi yanımda olabilseydin diyorum… Bu kadar. Daha ileriye gitmiyor bu durum. Yaşıyorum ve bitiyor… Sonra da bir dahaki sefere yerinden çıkarılmak üzere saklanacak en güzel yere gönderiyorum onları. Biliyorum, onlar benimle güzel; belki de hiç olmadıkları kadar…
Not: Arkada bırakılanlar eski sevgili olmak zorunda değildir, zamanında dünyalar kadar sevdiğiniz fakat şartlar yüzünden yollarınızı ayırmak zorunda olduğunuz bir arkadaşınız da olur. O yine de sizinledir fakat bilinmez, duyulmaz…
Ben bu geceyi çok sevdim dostlar. Hadi bir de bu şarkıyı dinleyin benim için…
Asu Maralman - Bağrı Yanık Dostlara
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder